Henüz kesin bir adı konulmayan fakat kısa ve öz bir ifadeyle “hissel teknoloji” olarak isimlendirebileceğimiz bu teknolojinin temelini günümüzdeki AR ve VR çalışmaları oluştursa da, bu yeni teknoloji ile insanlık tarihinde eşi benzeri görülmemiş uygulamalar geliştirilmesi söz konusudur. Eskiden bir düşünceden, fikirden ya da bir kitaptan uyarlanan ve severek izlediğimiz fantastik ve bilim kurgu filmlerinde yer alan sahnelerin, kişilerin ve olayların gerçek olmasından bahsediyoruz.
Öncelikle AR ve VR teknolojilerinin neler olduğunu kısaca belirtmekte fayda var. Bu iki teknoloji birbirine birçok noktada benzese, temelde birbirinden ayrılmaktadır. Özetleyecek olursak; artırılmış gerçeklikte, gerçek varlıklarla ile bütünleşmiş hayali bir dünya tasarlanır. Sanal gerçeklik ise adından anlaşılacağı üzere her şeyiyle sanal bir ortamı, kişileri ve olayları anlatmaktadır. Artırılmış gerçeklik, sanal gerçekliğin bir üst versiyonu gibi düşünülse de hissel teknoloji alanında yapılan çalışmalar, bu konuya bambaşka bir boyut getirecektir. Çünkü günümüzde AR teknolojisinde bildiğimiz anlamda bir hissellik söz konusu değildir. Evet, nesneleri görme, onlara dokunma, seslerini duyma gibi olaylar bu teknolojiler ile büyük oranda mümkün olsa da koku ve tat gibi duyular ile ilgili bir işlevsellik söz konusu olmadığı gibi özellikle, korku, sevinç, hüzün, sevgi gibi duyguların tam anlamıyla hissedilmesini sağlayan teknolojik araçlar bulunmamaktadır. Hissel teknolojinin hayatımızın her alanında giderek yer alması ile beraber, artık istenilen her şeye gerçek ya da gerçeğe en yakın şekliyle sahip olunabilecek ve bütün duyular ve duygular hissedilebilecektir. Hissel teknolojinin günümüzdeki benzer diğer teknolojilerden en büyük farkı, gerçekliğin yanı sıra mutlak gerçekliği gerçek zamanlı ve anlık olarak yaşatabilmesi olacaktır.
Düşüncesi bile heyecan verici olan hissel teknolojinin insanların hayatını birçok konuda kolaylaştırması beklenmektedir. Mesafelerin artık bir anlam ifade etmeyeceği bir dünyada, hissel teknolojinin getirdiği araçlar ve sağladığı kolaylıklar ile bir bakıma istenilen yere, istenilen zamanda gidebilmek mümkün olacaktır. Burada, bir ışınlanmadan vs bahsetmiyoruz, ki hissel teknolojinin farkı da burada ortaya çıkıyor. İnsanlar bu teknoloji ile gerçekliği gerçek zamanlı olarak yaşayarak bulunduğu konumdan farklı bir yere; örneğin dünyanın, belki de evrenin farklı bir noktasına gitmiş hissiyatı yaşayabilecektir. Bu teknolojinin sanallık ve gerçeklik arasındaki düğümü ne ölçüde çözeceği ve insanların, toplumların ve ülkelerin kültürleri, dinamikleri, etik değerleri vs ile ne ölçüde uyum sağlayacağı ise önümüzdeki yıllarda anlaşılır hale gelecektir.
Sosyal medya ve sosyal medyanın geleceği konusunu tema edindiğim kitap çalışmamda bu teknoloji teorisi üzerine uzun uzun değinmeye çalıştım. Umarım okuma fırsatı bulur ve beğenirsiniz…
