Ciddi kuraklık tehdidi altında bulunan Eğirdir Gölü’nde kirliliğin göstergesi su yosunları olarak da bilinen algler ile göldeki balık oranının ve çeşitliliğinin düşmesine neden oluyor. Bu kapsamda tehlikeye yönelik açıklamada bulunan Türkiye Tabiatını Koruma Derneği (TTKD) bilim danışmanı ve Süleyman Demirel Üniversitesi’nin Eğirdir’deki Su Ürünleri Fakültesi’nden emekli öğretim üyesi Dr. Erol Kesici, “Eğirdir Gölü’nü kaplayan bitkiler, gölün doğal bitkileri olan su sümbülü, civan perçemi ve chara, kurdele otu. Eskiden gölün doğal ekosisteminde dokuz çeşit otçul balık bulunmaktaydı. Balıklandırma için atılan levrek, sazan gibi balıklar bu otçul balıkları yedi. Halbuki bu bitkiler otçul balıkların en iyi besinleriydi. Yani bir merayı, otlağı düşünün. Oradaki koyunlar nasıl otla besleniyorsa, aynı zamanda o ortamdaki ot dengesini koruyorsa işte göldeki balık popülasyonunun etçilleştirilmesi gölün her tarafının bu otlarla kaplanmasına neden oldu.” ifadelerini kullandı.
Gölün su seviyesinin azalmasıyla güneş ışınlarının dip kısma daha çok etki ettiğini ve bunun sonucu olarak su bitkilerinin aşırı geliştiğine dikkat çeken Dr. Kesici, ”
Dr. Kesici, “Köpüklenmeyle aynı bitkiler ve üst kısmında da mikroskobik su bitkileri dediğimiz siyanobakteriler, fitoplanktonlar meydana gelmesiyle pelteleşmiş bir tabaka oluşuyor. Daha önce yaptığımız çalışmalarda şunu söylemiştik; müsilaj sadece denizlerde değil, Eğirdir Gölü’nde gördüğümüz şekilde bir yapının oluşması aynı zamanda bir müsilaj örneği olarak karşımıza çıkıyor. Gerçekten de çok üzücü ve tehlikeli bir durum. Çözümü basit ama bu işin liyakatli bilim insanları tarafından çözülmesi gerekir.” dedi.
Öte yandan Dr. Kesici gölün yüzeyini tamamen kaplayan alglerin ise sudak, oksijen seviyesini düşürdüğüne söyledi.