Sancaktepe Sultanbeyli Esnaf Sanatkârlar Kredi Ve Kefalet Kooperatifi Başkanı Şenol Ata, kooperatifte usulsüzlük yapıldığı yönündeki iddialara yanıt verdi.
Sancaktepe Sultanbeyli Esnaf Sanatkârlar Kredi Ve Kefalet Kooperatifi ile olağan kongresinin ardından bir çok eleştirinin odağında kalan Başkan Şenol Ata iddialara yanıt vermek amacıyla basınla bir araya geldi. Basının sorularını cevaplayan Başkan Ata, “7 yıl öncede kooperatif çalınmak istendi, aynı olaylar şuan yaşanılıyor” diyerek kooperatif üzerinde dönen oyunlara dikkat çekti.
Başkan Ata’nın basın açıklamasında öne çıkan başlıklar şu şekilde:
“7 yıl önce kooperatif çalınmak istedi. Resmen çalınmak istedi. Ben kongre zamanı İtalya’ya fuara gideceğim. Böyle tezgâhlandı bu. Ben fuarda olacağım. Milano’da olacağım. Bir çapraz işten dolayı bir çıbanı patlattık. Ben fuara gidemedim. Anladık ki kooperatifi ele geçirmek istediler. Uzun hikaye ve 7 yıl önce yaşadıklarımı yaşamaya başladım. Aynı durum bugün yaşanıyor.
“MEDYAYA YANSIYANLAR ESNAFI OLUMSUZ ETKİLİYOR!”
Bu kurumla alakalı medyada çıkan bir olumsuzluk, buraya gelecek olan bir milyon lira fazla kredinin gelmemesini sağlıyor. Öyle olunca da esnafın biri geldiğinde paramız yok, kredi alamaz hale geliyoruz ya da “abi geçmez diyor banka” ve itibarımız orada zedelendiğinde nazımız geçmez oluyor. Yanlış bir eylem yapılıyorsa hukukla yüzleşilecek. Çünkü benim sorumluluğu bu, kurumu böyle koruyacağım. Başka türlü koruma şansım yok. Ben hep hoşgörüyle davrandım, önemsemedim ama önemsenmediği zamanda şöyle algılanıyor. Yani biz bunları da kabullenmiş olmuyoruz aslında. Ama bundan sonraki eylemlerde mecburen bunu hukuka yansıtmak gerekiyor. Zaten bugün olanlarla ilgilide çok ciddi hukuksal meseleler var.
“DEFTERE YAZILMAYAN HİÇBİR ŞEYİN GEÇERLİLİĞİ YOK!”
Karar defteri konusuna gelince de, bize müfettiş geliyor, sürekli olarak. Bakanlıktan ya da bizim merkezden. Geldiğinde önlerine koyduğumuz temel defterimiz bu bizim. Çünkü yaptığımız her şeyi yazdığımız defter. Oraya yazılmayan hiçbir şeyin geçerliliği yok. “
Biliyorsunuz ki 6-7 ay kadar önce bir kongre süreci oldu. Pandemi dönemindeyiz biliyorsunuz ki toplantı yasağı vardı. Hatta nasip bu ya, 1 milyon 135 bin liraya ben 400 metre kare kooperatife bir yer aldım. Şoförler odasının olduğu sırada Öz Yılmazlar’dan bir yer aldım. İki kat, 400 metre kare kooperatifin mülkü olacak. Ancak kooperatifte bir iş yapmak için genel kurul kararı olmasına ihtiyaç var. Yönetim kurulu yetkili değil.
“YÖNETİMDE İKİ TRABZONLU OLMASIN DEDİK!”
Ömer beyle Serdar beyi aldım. Kürt, Türk lafını kullanırım ama benim içi herkes kardeşim. Yönetimimizde doğulu bir arkadaşımız, Ahmet bey yönetimden düştü. Bizim bir doğulu arkadaş almamız lazımdı. Çok dostumuz var ama alamıyorduk. Yukardan dediler ki bir tane mümkünse bayan olsun. En az iki tane diyorlardı ama bir tane olsun. Sonuçta 5 kişilik bir yönetim kurulu oluyor. 2 tanede denetim kurulu. 7 kişiyiz biz ya. Bu 7 kişinin dışında 7 tanede yedeğimiz var bizim.
Yönetimi değiştirmiyoruz dedik, bari iki tane Trabzonlu olmasın dedik. Yaşar abiyi yönetime yazalım. Trabzonlulardan birini de denetime yazalım. İşte yönetimde bir tane Gümüşhaneli var, bir tane Erzincanlı var, bir tane de Erzurumlu var olsuna getirdik. Kıyamet koptu. Ben bunu iyi niyetle söyledim ve biz bir karar alırken, yönetim ve denetim kurulu aynı masada oturarak karar alıyoruz. Arkadaşımız benim yetkilerimi elimden alıyorsunuz dedi ve bu kargaşalar yaşandı.
“AYDA BİR TANE TOPLANTI YAPACAKSIN!”
Benim yönetim kurulu felsefem her zaman şu olmuştur arkadaşlar. İmza atacak adam. Kooperatifi temsil eden imza, başkan ya da başkan yardımcısı ile birlikte (İkimizin imzası birlikte geçerli değil, ikimiz imza atarsak ne bankadan ne de birlikten her hangi bir evrak geri döner.)yönetimde olan arkadaşlardan birinin imza atar.
Bana devlet diyor ki; ayda bir tane toplantı yapacaksın. Bu şu demek. Toplantıdan iki gün önce gelirsen sen toplantıdan bir gün sonra evraklarını alırsın. Ama toplantıdan bir gün sonra gelirsen 33 gün sonra evrakını alabilirsin. Ben bunu yapıyor olsaydım, yasa çiğnemeden, aslan parçası gibi başkanlık yapmış olacağım.
“ASLI HANIM BİZDE NE İSE SERDAR BEYDE ORADA AYNI”
Kötü bir Osmanlı tapusu bulduk. O tapuyu yeşertmeye çalışıyoruz ve üzerinede bir sürü borç var. Üzerindeki borçlar temizlenirse, kardeş bir kuruluşumuz olsun. Burada bir sıkıntımız olursa esnafımızı oraya göndeririz orada bir sıkıntı olurda buraya gelirler dedik. Temel bakışımız buydu. Sonra anladık ki o işte başka bir tezgah vardı. Serdar bey bu kooperatifi kağıt üstünde genel müdürü. Aslı hanım bizde ne ise Serdar beyde Şişli Kooperatifinde müdür. 7 bin lira maaş alıyor. Bizde orada çalıştığı için ben bunu oradan çıkaramam ama ben yönetimimden anında düşürmek zorundayım. Şimdi bu benim yasal olarak yapmam gereken görevim. Denetim kurulu raporu yazmış ve demiş ki, “Serdar Şahinoğlu şartları taşımıyor!”
BURSA’DA 2 ARSA SAHİBİNE GERİ VERİLDİ!
Adama kredi vermişiz. Adamda bize karşılığında 2 parça tapuyu hipotek ettirmiş bize. Bu arkadaş krediyi ödeyememiş o dönem batmış. Bizde avukata vermişiz, icralık olmuş ve borcuna karşılık biz almışız. 15 bin liralık bir rakamla bize geçmiş. Geldi bu arkadaş ben borcumu ödeyeceğim ve tapularımı geri istiyorum dedi. Bizde tefeci değiliz tabi ki geri veririz dedik. Adam gecikmelerinin faizlerine ve kuruşuna varıncaya kadar borcunu ödedi. Ama dedik ki genel kurul yapılmadan o tapuyu veremem dedim. Kağıt üzerinde genel kurul yaparız bunun karşılığı da 10 bin lira diyerek, kooperatifin parasından harcayamayacağımızı belirttik. Adam da bunu kabul etti. Genel kurulda 17. Madde de şöyle demişiz. Kooperatif mülkiyetinde bulunan Bursa ili Büyük Orhan ilçesinde 6900 metre kare tarlanın 1,500 tl bir bedelle, 7.700 bin metre kare olanında 1.500 tl bir bedelden az olmamak şartıyla satılmasına karar verilmiştir. Bunu mahkeme değil, en üst organımız genel kurulda bu geçmiştir.”