1: Bu aralar neler yapıyorsunuz?
Şu sıralar kendime vakit ayırmakla meşgulüm. Ekibimizle birlikte yoğun bir dönem geçirdik ve sahnemizi
sorunsuzca atlattık. Bu süreçte kendime zaman ayırmayı biraz erteledim. Ancak zamanımın çoğunu bir süredir
üzerinde çalışmış olduğum yeni kitabıma ayırıyorum. Bittiğinde güzel bir eser olsun istiyorum.
2: Özel bir soru. Özel hayatınız da biri var mı?
Hayatımda olan bir kadın yok.
3: Çocukken bu konumda olacağınızı düşünüyor muydunuz?
Şimdilerde kazandığımız ve gelecekte elde etmeyi umduğumuz her başarının temeli aslında çocukken
kurmuş olduğumuz hayallerle başlıyor. Bende çocukluğumda bir kültür merkezi tiyatrosunun izleyici
koltuğunda otururken ışıkların altında olmayı hayal eder, ait olduğum çerçeve orasıymış gibi
hissederdim. Şimdi ise ait olduğum o yerdeyim ve tutamağıma sıkı sıkıya sarılarak hayalimi
gerçekleştirmeye devam ediyorum.
4: Hayat serüveniniz nasıl başladı?
Hayat serüvenimi Samsun’a gitmemden öncesi ve sonrası olarak ayırıyor olmak yerinde olacaktır.
Samsun’da geçirdiğim yıllarım bana iyi yönlü bir çok anı biriktirdi. Hedeflerimi daha net çizgilerle
belirleyerek geleceğe yönelik kararları mı aldığım şehir olarak kaldı aklımda. Hiç bilmediğim ve sürekli
yağmur yağan bir şehirde üniversite okuyan bir genç olarak yolculuğum başladı.
5: Aileniz sizinle ilgili neler düşünüyor? Gurur duyuyorlar mı?
Elbette, her ebeveyn çocuğunun başarısı ile gururlanır, sevinir ve dahası başarısını aktarmada rol
üstlenir. Onların yüzündeki gülümsemeyi görmek mutlulukların en güzeli.
6: Biraz müzik arası verelim. Hangi şarkıları dinliyorsunuz?
Klasik müziğin ruhuma daha iyi geldiğini düşünüyorum. Sergei Rachmaninov, Çaykovski, Chopin…
gibi sanatçıların eserlerini dinlemeyi seviyorum. Elbetteki Fazıl Say’ın Serenad Bağcan ile çalıştığı
Dört Mevsim isimli eserin bıraktığı etkiyide unutamamak lazım.
7: Müzik dinlediğiniz mekânları özellikle seçiyor musunuz?
Bu konuda seçiciyim. Yaşam kalitemizi belirleyen olgular aslında yaptığımız tercihlerdir. Ben her
mekanın bir ruhu olduğuna inanıyorum. Önemli olan o ruhun seninle kurduğu iletişimi hissedebilmek.
Örneğin İtalyada bulunan La Scala Opera binasında dinleyeceğiniz bir eser ile aynı eseri bir başka
mekanda duyduğunuzda ruhunuzda bırakacağı etki aynı olmayacaktır.
8: Sektörde iyi ki var dediğiniz müzisyen ya da şarkıcı kim?
Melih Kibar bunlardan biridir. Sonra Timur Selçuk ve bir de Müjdat Akgün diyebilirim.
9: Mutlaka her gün dinlediğiniz şarkı hangisi?
Gece uyumadan önce zihnimi rahatlatmak ve ertesi güne hazır başlamak için Mozart’ın Eine Kleine
Nachtmusik eserini sıklıkla dinlerim. Bu eseri dinlemeyi bazen uzun yolculuklara çıkarkende tercih
ederim. Yol boyunca rahatlatır ve iyi hissettirir. Il Divo grubunun var olan önemli eserleri yorumlayış
tarzlarıda beni ziyadesiyle hoşnut kılar. Gün içinde ise ruh halimin durumuna göre tercihlerim
farklılaşabiliyor. Ancak kalitesiz ve kulağımı rahatsız eden müziklerden kaçınıyorum.
10: Eurovision’a tekrar katılacağımız söylendi. Siz Eurovision’a Türkiye’nin katılmasına nasıl bakıyorsunuz?
Mutluluk verici bir haber. Çok başarılı sanatçılarımız ve onları destekleyen güçlü bir de kitle var. İyi işler
çıkaracaklarına canı gönülden inanıyorum.
11: Eurovision şarkısı Türkçe mi yoksa İngilizce mi olurdu?
Türkçe olmalı.
12: Bir müzikalde yer alır mıydınız?
İsterdim ve bu güzel olurdu.
13: En sevdiğiniz kadın şarkıcı kim?
Bu katagoride “en” demek fazlasıyla düşündürücü ancak Tina Turner, Abbey Lincoln… diyebilirim.
Türk sanatçılarımız içinde ise Zuhal Olcay, Nur Yoldaş… gibi isimler harikuladedir.
14: En sevdiğiniz erkek şarkıcı kim?
Geçtiğimiz yıllarda dünyaya gözlerini kapatan Carlos Marin, caz müziğin unutulmaz ismi John
Coltrane, Fazıl Say… ve elbette farklı bir katagoride alanının zirvesinde gördüğüm Ahmet Aslan’ın da
müziğe yaklaşımını farklı bulduğumu söylemeliyim.
15: İsminiz şu an ki isminiz olmasaydı ne olurdu?
Kesinlikle Mahir olurdu.
16: 10 yıl sonra kendinizi nerede görüyorsunuz?
Hayat sürprizlerle doludur. Planlar yapmalı, ancak planlarımıza tüm benliğimizle bağlı kalmamalıyız.
Çünkü biz plan yaparken hayatın karşımıza çıkardıklarına göre şekillenmek durumundayız. Bazen hiç
tahmin edemediğimiz olaylar, şans ve fırsatlar belirebilir. O zamanlar baş gösterdiğinde stratejik
adımlar atarak doğru kararlar vermeliyiz. İlerleyen yıllarda hayatımda ve kariyerimde ne gibi
gelişmeler meydana gelir bilmiyorum ancak hedeflerime ulaşmak için sürekli çalışacağımdan şüphe
duymuyor kendime bu konuda güveniyorum.
17 . En sevdiğiniz tiyatro oyunu hangisi ?
Katılmış olduğum bir yarışma programında çok değerli tiyatro sanatçımız Orhan Usluyla tanıştım.
Ankaraya döndüğümde Orhan abinin tavsiye ve yönlendirmeleri ile özel bir kursa
yazılarak oyunculuğa ilk adımı mı attım. Cesaretle attığım o ilk adımdan sonra çok değerli
sanatçılardan şan, diksiyon, dans ve oyunculuk eğitimleri aldım. Benim için ayrı bir yere sahip olan
hocam Aykut Korhan Varol’da sahip olduğum değerlerin en önemlilerinden birisi oldu. Korhan
hocamdan oyunculuğa dair çok ama çok şey öğrendim. Bugün ise öğrendiklerimi Ankara Sanat
Tiyatrosu bünyesinde oyunlar oynayarak sunuyor aynı zamanda kendim için büyük bir şans olarak
gördüğüm çok değerli hocalarımdan eğitim alarak yolculuğuma devam ediyorum.
18 . Bu günden bir soru sorayım. Markette sıra kavgasına denk geldim. Sizi ne çok sinirlendirir?
Satın aldığım pet veya cam şişe suyun kasiyer tarafından kasadan geçirilirken alt kısmı yerine
kapağından tutulması, yerlere çöp atılması, her yerde olduğu gibi toplu taşımada da görgü kurallarının
unutulması… Aslında eğlence ve konfor olarak gördüğün ancak bireysellikten çıkarak çevreye ve
başka insanlara rahatsızlık veren her şeyden rahatsızım.
19. Off gününüzde neler yapıyorsunuz?
Boş günlerimde spora zamanımı ayırıyorum. Uzun yıllardır Fitness ile ilgilenen biriyim.
Ayrıca toplumsal farkındalıklar ve kişisel gelişim üzerine kitaplar yazıyorum. Tiyatro oyunlarını takip
edip haftada bir kaç defa farklı oyun izlemeye gayret ediyorum. Bilinçli bireylerle sohbet etmek ve yeni
olanı öğrenmeyi seviyorum. İnsanların hayatlarını iyi yönde değişiklikler katacak işler yapmayı ise
çoğu zaman amaç ediniyorum. Bu amaç beni ruhen iyi hissettiriyor. Sahaf dükkanları gezmeyi
seviyorum. Kitapların arasında geçmişe uzanan bir yolculuğa çıkmak beni rahatlıyor. Her gittiğimde ise
mutlaka kütüphaneme dahil edeceğim bir kaç kitap satın alıyorum.
20. En sevdiğiniz film hangisi?
Al Pacino Kadın Kokusu
Whiplash
Saw
Esaretin Bedeli
İlk dört sıraya yazabileceğim filmler arasında.
21. : En çok gençlerin özellikle bu dönem de geçim sorunları gelecek kaygıları var. Gençler için ne önerirsiniz ?
Kendilerini geliştirmek için bulabildikleri her fırsatı değerlendirmelerini, koşamadıkları zaman
yürümeleri yürüyemedikleri zaman ise emeklemelerini ancak her halükarda ileriye doğru adımlar
atmalarını öneririm. Çünkü başarıyı belirleyen şey onun sürekliliğidir. İşler yolunda gitmediğinde
umutsuzluğa kapılıp karamsarlığa düşmesinler. Belirledikleri hedefe benliklerinden yüzde yüzünü
verdiklerinde mutlaka onlar için bir kapı açılacaktır. O kapı açıldığında tereddüt etmeden cesaretle
içeriye adım atmaktan korkmasınlar. Çünkü her yeni adım yeni bir başlangıca sebep olacaktır. Yeterki
inansınlar ve bu inancı içlerinde hep diri tutsunlar.
22. Hayatınız boyunca hangi işlerde çalıştınız?
Çocukluğumda markette hesapları karıştıran bir kasiyer, bazen ise sipariş almaktan yorulan bir cafe
çalışanı oldum. Şuan ise bir kurumda çalışmaya devam etmekteyim.
23. Modayı takip ediyor musunuz? Modaya ilginiz nedir?
Gelişen ve sürekli değişen bu sektöre ayak uydurmakta gecikebiliyorum. Yerine göre şık kıyafetler
tercih ediyor bulunduğum ortamın ağırlığına göre kıyafet ve aksesuarlar seçiyorum.
24. Oyunculuğa nasıl başladınız?
Bahsettiğim üzere katıldığım bir yarışma programında tiyatroya ve sanatın bir çok alanına önem
vermiş olan Orhan Usluyla tanıştım ve Orhan abiyle vakit geçirdiğimiz süre boyunca oyunculuk
konusunda neler yapabileceğimiz üzerine konuştuk. Ankara’ya döndüğümde ise konuştuklarımızı
hayata geçirdim ve oyunculuğa ilk adımımı attım.
25. Oyunculuğun zor tarafları nedir?
Her işte olduğu gibi oyunculukta disiplin ve özveriyle çalışma ister. Hedefiniz bir hevesten daha
fazlasıysa yani artık bir tutkuya dönüşmüşse bahanelere hayatınızda yer vermiyorsunuz demektir. Her
şeye rağmen tutkuyla yaptığınız iş öncülükleriniz arasına girmiş oluyor. Bu durum bazen sosyal
yaşantınızı etkilerken bazende uykusuz geçen gecelere sebep olabiliyor. Sayfalarca
tiratlar ezberlerken gözlerinizin kan çanağına dönmesi yolda yürüyorken zihninizde okuduğunuz
replikleri fısıldamanız rutinleşiyor. Ancak bu işi severek yapıyorsanız beraberinde getirdiği zorluklarıda
kabul ediyorsunuz ve ilginçtir ki her zorluk daha çok bağlayıcı oluyor.
26. Rumuz Goncagül oyunu peki?
Oktay Arayıcının yazmış olduğu Rumuz Goncagül oyununda Sıtkı karakteri ile sahne aldım.
27. Ufukta proje var mı ?
Her yeni dönem yeni projeler demek. Eylül ayı geldiğinde ekibimiz ve yönetmenimiz ile oynayacağımız
oyunlara karar verdikten sonra vakit kaybetmeden çalışmalarımıza başlayacağız.
28. Oyunculuğa ilk adımınız nasıl oldu?
Yönetmenimiz canım hocam Ümit Atalay’ın Anton Çehov’un, Bir Evlenme Teklifi oyununda yarattığı
karakter olan İvan Vasilyeviç Lomof ismine hayat vermemi istemesiyle oldu.
29. Oynamayı sevdiğiniz karakterler hangisiydi?
Rumuz Goncagül oyunumuzda Sıtkı karakteri ve Martı oyununda Treplev karakteri oynaması ve
çalışması eğlenceli ve öğretici karakterlerdi.
30. Ülkemizde sanatın ne olduğu bilinmediği gibi sanatçının da ne olduğu bilinmiyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz ?
Bunun bir eksiklik olduğunu düşünüyorum. Öyleki yaşadığım şehir sanatsal açıdan insana çok değerli
fırsatlar sunuyorken çoğu insan konfor alanlarından mahrum kalmamak için bu fırsatları
değerlendirmiyor. Dahası eşine, çocuklarına… bu kültürü aktarmakta iyi birer rol üstlenemiyorlar.
Gayet net olan bir gerçek var ki sanatın olmadığı bir yerde kör olmak kaçınılmaz olur. Güzel olanı
yorumlayamayız, ufkumuz kapalı, daracık bir alanda sıkışıp kalır… Sanatsal değerlerin hiçe sayıldığı,
ötekileştirildiği bir toplum yapısında sanatçıya verilen değerde ne yazık ki az olacaktır. Sanatçı ise
bunu bilerek yaşamalı ve her şeye rağmen sanatına hayat vermeye durmaksızın devam etmelidir.
Zamanı geldiğinde değerli olan, değer gördüğü yeri mutlaka bulacaktır.
31. Bir gün şarkıcı olmayı düşündünüz mü?
Hayır böyle bir düşüncem olmadı.
32. Okuyucularımız merak edecektir. Estetiğiniz var mı?
Herhangi bir yerimde estetiğim yok.
33. Sanatta geçim yoktur derler. Gençlere ne tavsiye edersiniz? Gelecek kaygısı nedeni ile tiyatroya
yönelmiyorlar.
Sanat para amacı gözeterek yapılmamalıdır. Öyle olduğu taktirde amacından sapmış olur. Sanat
üretmektir. Senden sonra gelecek olan nesillere aktaracağın bir değer ortaya koymaktır. İnsanların
aklında nesiller boyu unutamayacakları anlar yaratmaktır. Böylesi bir amaca hizmet etmek paradan
çok daha değerlidir.
Gençler şanslarını şehir ve Devlet Tiyatroları alımlarını takip ederek deneyebilirler veya
başka mesleklerde çalışarak özel bir tiyatroda sahne alabilme şansı yakalayabilirler. Yeter ki sanatı
yaşatmak istesinler. Onlar bu amaç uğruna çaba harcadıkça hayat karşılarına mutlaka bir fırsat
çıkaracaktır. O fırsatı kaçırmasınlar.
34. En sevdiğiniz erkek oyuncu ve nedeni?
Altan Erkekli, Rasim Öztekin,Kıvanç Tatlıtuğ ve tabi Halit Ergenç, Haluk Bilginer… gibi sanatçılar çok
değerli. Duyguları izleyiciye aktarma görevinde çok iyi rol üstlenebiliyorlar. Onları izlerken gerçekten
yaşıyorlarmış gibi hissedersiniz. Oysa şimdilerde bir çok oyuncu şaklabanlık yapmaktan başka bir şey
yapmıyor.
35. En sevdiğiniz kadın oyuncu ve nedeni?
Yıldız Kenter, Eda Aydınlı, Tilbe Saran, Akasya Asıltürkmen… gibi oyuncular. Nedenine gelecek
olursam sahnede veya kamera önünde daha samimi buluyorum.
36. Seslendirme oyunculuğu yapıyor musunuz?
Hayır yapmıyorum.
37. Bir gününüz nasıl geçiyor ? Neler yapıyorsunuz?
Eğer çalışmıyorsam. Sabah erken saatlerde gözlerimi açarım. Yataktan kalkmadan önce kendimi
motive edecek sözler söyleyerek güne başlar arından vücudumu esneterek kaslarımı güne hazırlarım.
Sağlıklı bir kahvaltı yaptıktan sonra yazmış olduğum kitabımla ilgili çalışmalara devam eder sonrasında
ise spor salonuna giderek antreman yaparım.
Akşam üzeri eğer bana eşlik edecek biri varsa onunla yoksa tek başıma tercih etmiş olduğum
mekanlardan birine giderek sade bir kahve söyler, sohbet eder veya biraz kitap okurum. Yürümeyi çok
seviyorum beni rahatlattığına inanıyorum özellikle Ankara’da bazı caddeler yürümek için tercih
edilebilecek en iyi yerler. Biraz yürüyor ve sonra evime geri dönerek çalışmalarıma kaldığım yerden
devam ediyorum. Geç saatlerde uyumamaya özen gösteriyorum yatacağım zaman ise Dua mı ederek
uyuyorum.
38. Tek kişilik bir tiyatro oyunu yapmayı düşünüyor musunuz?
Evet hemde çok kez. Ancak henüz gerçekleştiremedim. Çünkü tek başına koca bir sahneyi
omuzlamak oldukça çok zor bir iş. Başarılı bir yönetmenle istikrarlı bir şekilde çalışmak gerekiyor.
İlerleyen zamanlarda neden olmasın.
39. Çocuk oyununda yer alır mısınız ?
Tabi ki yer almak isterim. Neticede tiyatro oynayacağız ve minik kalplerde bir nebzede olsa yer
edebilme şansı yakalayabileceğiz. Belki de içlerinden bazılarına ilham kaynağı bile oluruz. Kim bilir
çok sonraları usta bir oyuncunun otobiyografisinde yer alacağımız bir isim haline de dönüşebiliriz.
Hayat sürprizlerle dolu.
40. Unutamadığınız bir set anısı var mı?
Sette geçirdiğim garip bir anım yok. Ancak kısaca bahsetmem gerekirse son dakika anlatıcı rolünü
üstlendiğim bir oyunda okuduğum tekstin son sayfasının olmayışı ve bundan bi haber oluşum tuhaf
anlar yaratmıştı. Oyunun sonunu tamamiyle doğaçlama olarak anlattım ve oyuncular tamamen
doğaçlama oynadılar. Oyun bittikten ve kıyafetlerimizi değişerek kulisten çıktıktan sonra ise seyirciler
ilginç bir şekilde son kısmın ne kadar iyi olduğunu konuşuyordu. Bizse anlamsızca birbirimize bakıp
şaşkın yüz ifadeleri takınıyorduk. Şimdilerde ise gülüp eğlendiğimiz bir anı olarak zihnimizde kaldı