Bakan Kirişci, AAtölye’de Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası’na konuk oldu, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Kirişci, Türkiye’nin orman yangınlarıyla mücadelede gelişmiş ülkelerin kullandığı “bırakın yansın” yöntemini uygulamadığını dile getirerek, “Biz, yangın esnasında ‘bırakın yansın’ diyen bir millet değiliz.” ifadesini kullandı.
Orman yangınlarıyla mücadelede operasyonu esas olarak kara gücünün yönettiğine dikkati çeken Kirişci, Türkiye’nin orman yangınlarıyla mücadele kapasitesine ilişkin şu bilgileri verdi:
“Kara gücü aslında her şeyin başıdır. Ordularda da kara kuvvetleri bu anlamda önemlidir. Ada ülkesi değilseniz, hava ve deniz ikinci, üçüncü sırada gelir. Bu konular açıkçası speküle ediliyor. Ne yaptık peki? 3 tane uçağımız vardı geçen yıl uçak sayısını 20’ye çıkardık. 55 tane de helikopterimiz var. Geçen yıl 39’du. Bu 55 helikopterin 10 tanesi gece görev yapabilen helikopterler. İHA’ları her alanda olduğu gibi orman yangınlarıyla ilgili de etkin olarak kullanıyoruz. 4 İHA’mız vardı, şu anda İHA sayımız 8 oldu. Kara gücünde arazözlerimiz var, iş makinelerimiz var. Bütün bunları opere eden 21 bin orman savaşçımız var. Bunlara da birazcık haksızlık yapmış oluyoruz. Yerden vermediğimiz bir mücadelenin yukardan atılan suyla başarılı olması pek beklenilmiyor. Bunların ikisinin senkronize olması gerekiyor.”
Kirişci, bu yılın 7 aylık döneminde 1100 civarında yangın çıkmasına karşın Datça, Marmaris ve Manisa yangınları dışında bunların çoğundan kimsenin haberi olmadığını söyledi.
Türkiye’de yüzde 55’i yanma konusunda hevesli ve iştahlı bir orman varlığı bulunduğunu belirten Kirişci, şöyle devam etti:
“Siz de Akdeniz çanağındaysanız, sıcaklık, nemin düşüşü ya da rüzgar hızının artması yangınları yaşamanızın artık kaçınılmaz olduğunu gösteriyor. Bizim 21 bin çalışanımız var, ama bu, 21 bin çalışanla tek başına kontrol altına alınabilecek bir şey değil. Millet olarak bu konuda teyakkuzda olmalıyız, daha özenli davranmalıyız ki valiliklerimiz aracılığıyla bu yıl bu tür alanlara girişle ilgili yasaklar getirdik.”
Kirişci, geçen yıl çıkan yangının, Cumhuriyet tarihinin en büyük ikinci yangını olduğunu ve 139 bin 500 hektarlık önemli bir alanın yandığını ifade ederek, “Bunların 108 bin hektarlık kısmında yenileme, ağaç dikimi gibi çalışmalar tamamlandı. Geri kalanı da yıl sonuna kadar da tamamlanacak.” diye konuştu.
Bakan Kirişci, yangın söndürme filosunda hem kiralık hem de mülkiyetli uçaklar bulunduğunu söyledi. Kirişci sözlerini şöyle sürdürdü:
“Çok tartışma konusu olan THK’nin uçakları vardı. Biz, göreve geldikten sonra ‘THK, uçaklarını yenileyip kullanılabilir hale getirebiliyorsa bu uçakları alalım. Kurumlar arasında gereksiz tartışma olmasın.’ dedik. Şu anda onların yenilenen 4 uçağından 2 tanesi aktif olarak kullanılıyor, diğerleri de hazırlanıyor. Satın alma mı, kiralama mı? Tabii ki bu konu otomobil gibi değil. Bunu yapan az sayıda firma var. Hemen ‘satın alalım’ dediğinizde ertesi gün size teslimat yapamıyorlar. Bunun takvimi var. Alacaklarımız var. İsmini vermeyeyim ama 2030 yılına bize takvimlendirdikleri satışları olacak. Onlardan hava araçlarını alıyor olacağız.”
Türkiye’nin kendi filosunun yeterli olduğunu ancak eş zamanlı olarak onlarca yerde yangın çıkması durumunda uluslararası dayanışmanın gündeme gelebileceğini belirten Kirişci, Marmaris yangınında Azerbaycan’ın uçak yolladığını, Katar’ın hava aracı tahsis ettiğini, Romanya ve İsrail gibi ülkelerden de teklif aldıklarını dile getirdi.
Kendi helikopter ve uçağına sahip olmanın önemini vurgulayan Kirişci, “Biz de geldiğimizden beri aynı çalışmaları sürdürüyoruz. Malumunuz yarın Soçi’ye gideceğiz Sayın Cumhurbaşkanı’mızın Sayın Putin ile yapacağı görüşme var. Orada da Sayın Kalın’ın başlattığı, Beyefendi’nin talimatlarıyla yürüyen, Rusya’dan uçak alma konusunu inşallah belli bir aşamaya getireceğiz. İkili ilişkilerle çok rahatlıkla aşılacak hususlar olduğu için bu görüşmede de bu konu muhtemelen gündeme gelecek.” dedi.
“YANAN ALANLAR HİÇBİR ŞEKİLDE BAŞKA AMAÇLA KULLANILAMAZ”
Yanan alanlara ilişkin Anayasa’nın ilgili maddesi, Orman Kanunu ve ikincil mevzuatta düzenlemeler bulunduğuna işaret eden Kirişci, şöyle konuştu:
“Buna göre, bu yanan alanlar hiçbir şekilde başka amaçla kullanılamaz, buna tarım da dahil. Hiçbir suretle bu alanların başka amaç için kullanılma şansı söz konusu değil. Kanun böyle diyor, hangi amaçla olursa olsun, Anayasa’da da ilgili madde. Bu, genellikle speküle ediliyor. İlgili mevzuata bakınca bunu rahatlıkla görürsünüz. Yandı, yandıktan sonra ne yapıyorsunuz? Bu alanlar var ki kendi haline bıraktığınızda var olan mevcut kalıntılarla birlikte, tohum olabilir başka şekilde olabilir, orada yeniden bunun hayat bulduğunu görüyorsunuz. Böyle bir vasfı, özelliği kalmamışsa oralarda fidanlar dikerek oraların ağaçlandırılmasını sağlıyoruz. Bu 3-5 yıllık zaman alıyor. Bu alandaki ormanların böyle bir vasfı var. ‘Birden tutuşuyor’ dedikleri, iğne yapraklı yanmaya çok meyyal çam dediğimiz varlık. Bu varlıklarımızı tekrar bu şekilde yeniliyoruz. Herhangi bir şekilde ‘Buralar turizme açılıyor, falanca turizm tesisi tam da böyle bir orman yangının sonrası açılan alanda yükseliyor’ gibi şeylerin doğruluk düzeyi, derecesi yoktur, sıfırdır. Böyle bir şey söz konusu değildir.”
Bakan Kirişci, AA’nın bu alandaki çalışmalarına da değinerek, “Size de teşekkür ediyorum, bu vesileyle ifade etmiş olayım. Bizim orada bulunduğumuz andan itibaren, yangına müdahale ettiğimiz andan itibaren sağ olsun AA’nın o cengaverleri, sahada çalışan kardeşlerimiz bizimle beraber o mücadeleye tanıklık ediyorlar, bunları kamuoyunun bilgilenmesi için belgeliyorlar.” dedi.
“YANGINLARIN YÜZDE 90’I İNSAN KAYNAKLI”
Yangınların nedenlerine ilişkin de değerlendirmede bulunan Kirişci, kasıtlı ya da ihmal nedeniyle olsun yangınların yüzde 90’ının insanlardan kaynaklandığına dikkati çekti.
Sadece 21 bin orman çalışanıyla bu bölgeleri korumanın mümkün olmadığını belirten Kirişci, şunları kaydetti:
“Millet olarak hepimiz hassasiyet göstereceğiz. Bu yıl AFAD ile birlikte yangın alanlarına girişleri yasakladık. Çok bilinçli gönüllülerimiz var. Ormanın, tabiri yerindeyse, özel harekat ekibi. 462 kişiden oluşan özel bir ekibimiz var. Bu özel ekibimiz hava kuvvetleri, kara kuvvetleri, jandarma ve emniyet teşkilatının en yetişmiş, en gözde ekibi. Sabotaj olanlar yok mu? Var. Bunlara ilişkin işlemler bizim görev alanımızda değil. İlgili kamu otoritesi tarafında yürütülüyor. Biz, sadece o anda yangını söndürmeye odaklanıyoruz. Yangın çıkış sebepleri olarak kazalar, elektrik trafosu ya da yıldırım düşmesi sayılabilir ama toplamına bakınca yüzde 90’ın insan merkezli yangınlar olduğunu söyleyebiliriz.”