Doğu Türkistan Ulemalar Birliği Derneği, Çin yönetiminin Doğu Türkistan’da ve Çin’in genelinde İslam’ı Çinlileştirme hamlelerine yönelik protesto etmek amacıyla Çin İstanbul Başkonsolosluğu önünde basın açıklamasında bulundu.
Önceki hafta, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, başkent Pekin’de Din İşleri Çalışma Konferansı’nda, ”Dinin Çinleştirilmesi doğrultusunda geniş dindar kitleleri parti ve hükümet etrafında birleştirmede ısrar etmeli, etkin ve sağlıklı dini ilişkiler kurmalıyız.” ifadelerini kullanmıştı. Yapılan bu açıklamanın ardından, Doğu Türkistan Ulemalar Birliği Derneği, Çin devlet başkanı Şi Cinping’in İslam’ın Çinlileştirilmesi ve komünizmine uyarlanması çağrısı ve Çin’in İslam’a ve Kelime-i tevhide yaptığı hakareti protesto etmek amacıyla basın açıklaması gerçekleştirdi.
Doğu Türkistan Ulemalar Birliği Derneği Genel Başkanı Dr. Atavullah Şahyar tarafından yapılan açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“Aziz Türk Milleti, Kıymetli İslam Âlemi ve Değerli Basın Mensupları,
01 Ekim 1949 da Komünist Kızıl Çin tarafından işgal edilen ve 1955’de “Sinkiang Uygur Özerk Bölgesi” adıyla Çin tarzı özerk bölgeye çevrilen Doğu Türkistan’da Müslüman Türk halkı 72 senedir Çin Terörist devletinin sürekli işkence, zulüm, soykırım ve asimile politikasının hedefi olmaktadır. Özellikle Komünist Kızıl Çin’in güç kazanmasıyla mukaddes İslam dini yoğun saldırıya maruz kalmaktır. Bunun son örneği Komünist Kızıl Çin devlet başkanı Şi Cinping’in, “İslam’ın Çinlileştirilmesi” ve “İslam’ın Çin tarzı komünizme hizmet ettirilmesi” yönündeki açıklaması ve bu açıklamadan cesaret alan Çinlilerin Kelime-i Tevhidi yerlerde payansa yapılarak kullanılarak İslam’a ve Müslümanlara hakaret ve saygısızlık yapması olmuştur.
Yüce Allah Ku’ran-i Kerim’de şöyle buyurmuştur: “Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim, size nimetimi tamamladım, sizin için din olarak İslâmiyet’i beğendim”, “Kuşkusuz Allah katında din İslâm’dır”. Bu apaçık ayetler, İslam’ın Allah tarafından kemale erdirildiğini ve Müslüman olsun, kâfir olsun hiçbir insanın Allah’ın bu kusursuz kutsal dinini değiştirmeye hakkının olmadığını açıkça göstermektedir.
Ancak bugün İslam ile şerefleneli bin yıl olan Doğu Türkistanlı Müslümanlar, Çin Komünist rejimi tarafından planlı ve sistematik bir soykırıma tabi tutulmaktadır. Çin Terörist Devleti dünyanın şiddetle karşı çıkmasına ve lanetlemesine rağmen hala “çağdaş Nazi işkence kamp uygulaması”nı sürdürmektedir. Çin rejimi bu kampları Müslümanları hapsetmek, katletmek, inancından vaz geçirmek, kadınları kısırlaştırmak ve bebekleri yok etmekle, Müslüman neslinin kurutmayı hedeflemektedir. Komünist Kızıl Çin kamplarda bunları yaparken diğer tarafta camileri yıkmakta, Kur’an-i Kerim’i yakmakta, hatta kutsal Kelime-i Şehadet ve Kelime-i Tevhidi ayaklar altına almaktadır. Çin’in bu iğrenç ve faşist uygulamalarını lanetliyor ve şiddetle kınıyoruz.
Değerli Basın Mensupları,
Komünist Kızıl Çin rejimi, İslam’ın ortadan kaldırılmasını devletin resmi politikası haline getirerek, sadece Doğu Türkistan’daki Müslümanların değil, Allah’ın, İslam’ın ve dünyanın dört bir yanındaki Müslümanların ortak düşman olduğunu açıkça ilan etmiştir.
Şüphesiz İslam’ın kutsal değerlerinden herhangi birine yönelik en ufak bir saygısızlık, alay ve aşağılama, dünyadaki tüm Müslümanlara aynı şekilde üzüntü vermelidir. Çünkü dinimizin doğası, inancın gereği olarak, Doğu Türkistan’da yıkılan camiler, yakılan Kur’anlar, tüm dünyadaki Müslümanların camileri ve Kur’anlarıdır.
Topluca yok edilmekte olan Doğu Türkistanlı Müslümanlar tüm Müslümanların kardeşleridirler. Müslümanlar bir vücudun azaları gibi birbirlerine sıkı bağlanmış bir ümmettir. Kardeşlik kaderdir, acıyı paylaşmaktır, birbirimizi yalnız bırakmamak, zor zamanlarda yardımlaşmak, zalimlere karşı el ele tutuşmak, tavır almaktır.
Doğu Türkistan’ın diasporadaki Müslüman Alimler Birliği olarak İslam Alemini, Türk Dünyasını, tüm insanlığı ve toplumun önderleri olan alimleri, aydınları, bilim adamlarını, politikacıları, girişimcileri, iş adamlarını, medya çalışanlarını, her kesimden ünlüleri ve tüm Müslüman camiasını Çin rejiminin işlemekte olduğu bu suçlara karşı çıkmayı, özellikle Çin rejiminin “İslam’ın Çinlileştirilmesi” ve “İslam’ın Çin tarzı komünizme hizmet ettirilmesi” politikası ve safsatalarına karşı etkili tavır almaya çağırıyoruz. Özellikle İslam alemini ellerinden geldiğince harekete geçmeye, suskunluklarına son vermeye ve asgari olarak kardeşlik yükümlülüklerini yerine getirmeye ve İslam’ın izzetini korumaya çağırıyoruz.
Çünkü Çin rejiminin suçu ne kadar iğrenç ise, bu suça sessiz kalmak daha iğrençtir!”