Mollakara’da 20 ton altın ile 3,5 ton gümüşü çıkaracak tesisin temeli atıldı

AĞRI’nın Diyadin ilçesine bağlı Mollakara köyünde altın üretimi yapacak Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) Koza Altın İşletmeleri’nin Mollakara Altın-Gümüş Tesisi’nin temeli merasimle atıldı. 160 milyon dolara mal olacak ve yaklaşık 500 kişinin istihdam edileceği tesisin temel atma merasimine katılan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, bölgede piyasa pahası 1,2 milyar dolar olan 20 ton altın ile 2,8 milyon dolar pahasında 3,5 ton gümüş tespit edildiğini açıkladı.
Mollakara Altın-Gümüş Tesisi’nin temel atma merasimi yapıldı. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Güç ve Alışılmış Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Ağrı Valisi Osman Varol, TMSF Önderi Muhittin Gülal, AK Parti Küme Başkanvekili Mustafa Elitaş, milletvekilleri, kurum amirleri ve köylülerin katıldığı merasimde birinci olarak yörede yapılacak çalışmayla ilgili bilgi verildi.
TMSF Başkanı Muhiddin Gülal, Koza Altın İşletmeleri’nin 6’ncı üretim tesisini Ağrı Diyadin’de kuracaklarını söyledi. Mollakara köyünde değerli bir rezerv olduğunu vurgulayan Gülal, “Ülkemize, çok önemli ekonomik katkı sağlayacak bir rezerv var. Bölge için değerli bir istihdam kapısı olacak. Bizim tesislerde 500-600 kişi çalışacak” dedi.
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank ise bölgede 197 sondaj yapıldığını 20 ton altın ve 3,5 ton gümüş rezervi tespit edildiğini açıkladı. Bakan Varank, 2022 yılı son çeyreğinde birinci dökümün yapılması hedeflenen tesiste direkt 500 şahsa istihdam sağlanacağını dolaylı olarak birkaç katı beşere ekmek kapısı olmasını beklediklerini kaydetti. Önümüzdeki devirde Ağrı’nın Tutak, Eleşkirt, Patnos ve Doğubayazıt ilçelerine de dokumacılık kentler kazandıracaklarını kaydeden Varank, işsizlik sorunu bitirme noktasında kıymetli adımlar atacaklarını söyledi.
ELLERİNDEN GELSE MARMARAY VE AVRASYA TUNELİNİ SUYLA DOLDURURLAR
Ağrı’daki yatırım heyecanının İstanbul’a örnek olmasını temenni eden Bakan Varank, “İstanbul’da yatırım düşmanı bir muhalefet anlayışıyla karşı karşıyayız. Yatırım düşmanı muhalefet anlayışı İstanbul’da temel atmama merasimleri yapıyor. Dünyada hiçbir yerde temel atmama merasimi yapan öteki bir lokal yönetici olmamıştır. Artık işi biraz daha ileri taşıdılar. Metro inşaatlarının üstüne toprak döküp dolduruyorlar. Yatırım yapmamayı bırakın, mevcut yatırımları da başlatmamak için ellerinden gelen çabası gösteriyor. Ellerinde olsa Marmaray ve Avrasya tünelini suyla doldurup havuz ya da patates deposu olarak kullanırlar. Bolu dağı tünelinde geldikleri nokta ‘biz bu işi beceremeyeceğiz, patates deposu yapalım.’ Ancak AK Parti iktidarı meseleleri çözdü, Bolu dağı tünelini ülkemize kazandırdı. Bu yatırım Vandallarına milletimiz birinci seçimde gereken karşılığı verecektir” diye konuştu.
KAYNAKLARI İKTİSADA KAZANDIRMADA KARARLIYIZ
Son devirde denizlerde yürütülen hidrokarbon aramaları ve keşifleri hatırlatan Varank, şunları söyledi:
“Bunun yanında karada da doğal kaynakları arayıp bulmakta, etrafa hassas bir halde iktisada kazandırmakta kararlıyız. Bunun adımlarını kararlı bir formda atıyoruz. 2007’den bu yana madencilik alanında 53 milyar liralık yatırım için 3 bin teşvik evrakı düzenledik. Madencilik bölümünde teşebbüs sayısı, üretim ve katma pahada son devirde gözlenen büyük artış, uygulamaya başladığımız siyasetlerin meyvelerini verdiğini gösteriyor. Son 10 yıllık devirde bölümde faaliyet gösteren girişimcilik sayısı yüzde 25, bunun yanında dalın üretim kıymeti oluşturduğu katma kıymet yaklaşık 4 kat artmış durumda. Sıfır üretim kapasitesiyle devraldığımız altın madenciliğinde ise dayanak ve teşviklerle hükümetin bu alana özel ehemmiyet göstermesiyle birlikte 6 milyar dolarlık yatırım hacmine ulaştık. 2000’lerin başında bir gram dahi altın üretemeyen Türkiye, geçtiğimiz yıl pandemiyle karşın 18 etkin madende 42 ton altın üretti. 2002 yılında bir gram dahi altın üretemiyorduk, şu anda 42 ton altın üretiyoruz. Bizden evvel Türkiye’nin bütün altın muhtaçlığı yüzde 100 ithalatla karşılanıyordu. Artık yaptığımız üretimle cari açığın kapatılmasına 2.4 milyar dolarlık katkı sağlıyoruz. Tüm bu uğraşları kâfi görmüyor, dalı daha da ileri götürecek birçok yeni projeyi hayata geçiriyoruz. Güç ve Doğal Kaynaklar Bakanlığımızla birlikte 140 milyon lira bütçeli ‘Nadir Toprak Elementleri Uygulama ve Araştırma Merkezi’ni kuracağız. Merkezde, havacılık, elektronik, otomotiv başta olmak üzere birçok alanda ileri teknoloji eserlerin üretiminde Ar-Ge çalışmaları gerçekleştirilecek. Kahramanmaraş’ta 94 milyon liralık yatırımla altın gümüş ve değerli maden imalatçıları istihdam sanayi sitesini kurduk. Bu altını çıkarmak yetmiyor, bunların işlenmesi esere dönüştürülmesi gerekiyor. Tekrar 35 milyon liralık yatırımla altın cevher tasarım merkezini de kazandıracağız. 2022’de faaliyete geçecek bu projeyle hem takı imalatçılarımıza tasarım ve modellemede yardımcı olacağız hem de kuracağımız laboratuvarla nitelikli bedelli taşlara olan muhtaçlığımızı da karşılamış olacağız.”
‘SEKTÖR İHMAL EDİLMİŞ’
Türkiye’de maden kaynaklarını arama, keşfetme ve işletmede Cumhuriyet tarihi boyunca gereğince itina gösterilmediğini söz eden Varank, “Türkiye kanıtlanmış altın rezervi bakamından dünyada 12’nci sırada. Potansiyele baktığımızda birinci 5 ülke ortasında yer alıyor. İhmal edilmişlik, vizyonsuzluk, beceriksizlik atın üretiminde ülkemizi geri bırakılmış. Mustafa Kemal Atatürk 1933’te kurduğu altın arama ve sürece yönetimi, 1935’te kurduğu MTA ile bizden evvelki periyotlarda nasıl bir vizyona sahip olduğunu göstermiş, o tarihlerde bu tesisleri kurmuş. Bu muazzam altın potansiyeline karşın kimse bu tesisleri kullanarak, bu kuruluşları kullanarak bir tek kazma vurup altın üretmemiş. Ülke olarak tüm gereksinimimizi ithalat yoluyla karşılamışız. Bugün Atatürkçü olduğunu tez edenler onun kurduğu bu kurumları kullanmamışlar, Türkiye’yi ithalata mahkum etmişler. Bunlara yatırım düşmanı dediğimizde, üretim cahili dediğimizde kızıyorlar” dedi.
1,2 MİLYAR DOLARLIK 20 TON ALTIN
Mollakara alanındaki aramalarda piyasa bedeli 1,2 milyar dolar olan 20 ton altın, 2,8 milyon dolar olan 3,5 ton gümüş rezervi keşfedildiği bilgisini veren Varank, “160 milyon dolarlık yatırımla etrafa hassas halde iktisada kazandırılmasını TMSF eliyle sağlayacağız. 2022 yılı son çeyreğinde birinci altın dökümünü Cumhurlideri mızla birlikte yapmak istediğimizi belirtmek istiyorum. İşletme periyodunda direkt 500, dolaylı olarak 2 bin vatandaşımıza iş imkanı sağlanmış olacak. Hesaplamalara nazaran 6 yıllık bir çalışma planlanırken öteki kuyularda aramalar devam ediyor. Burada aslında büyük bir potansiyelin olduğunu söyleyebiliriz. Yeni rezervlerle birlikte işletme ömrünün 15-20 yıla kadar çıkacağını öngörüyoruz. Tesisin ekonomik ömrünü tamamlamasından sonra arazinin tabiata kazandırılmasıyla ilgili çalışmalar firma tarafından yerine getirilecek. İleri teknolojili bu tesis ülkemize katma kıymet kazandırırken, etraf hassasiyetleri bakımından dünyaya örnek olacak. Yurt dışından gelecek bütün heyetleri bu tesiste gezdirebileceğiz” diye konuştu. 
‘TÜRKİYE’NİN DÖRT BİR YANINDA YÜRÜTÜYORUZ’
Enerji ve Natürel Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez ise, “Taş üstüne taş koymak hizmet siyasetinin şiarındandır. Bugüne kadar Türkiye’yi büyütmenin, geliştirmenin çabası içerisinde olduk daima. Türkiye’nin dört bir yanında yürüttüğümüz büyük alt yapı ve üst yapı projeleriyle daha çağdaş bir Türkiye’nin temellerini attık. Doğu, batı, kuzey, güney, uzak, yakın demedik. Memleketimizin dört bir yanına ulaşmak, her bir vatandaşımıza dokunmak için büyük bir uğraş sarf ettik. Bu ziyaretimiz vesilesiyle bir sefer daha gördük ki bir yerin uzak ya da yakın olmasını uzaklıklar belirlemiyor. Yakınlık, uzaklık bunlar yalnızca görünenden ibaret. Yakınlık en uzaktaki birinin ne hissettiğini anlamak, onun kaygısıyla dertlenmek, sevinciyle memnun olmak, ıstırabıyla kederlenmektir. Bizim Ağrı’ya duyduğumuz sevgi ve muhabbet de buradan ileri geliyor. Ağrılı kardeşimin kaygısı benim derdimdir. Onun derdi, müşkülü benim de sıkıntımdır” dedi. 
KİMSEYE İSTİŞAREDEN, İCAZET ALMADAN
Türkiye’nin artık kendi kaynakları, kendi teknolojisi, kendi insan kaynağı ve kendi hür iradesiyle bu çeşit yatırımları kimseye istişareden, kimseden icazet almadan gerçekleştirdiğini söz eden Dönmez, şunları söyledi:
“Düşünün ki üzerinde yaşadığımız Anadolu ve Mezopotamya topraklarında altın üretimi tarih öncesi çağlardan bu yana biliniyordu. Üretimi bu derece eskiye dayanıyor altın madenciliğinin bu topraklarda. Pekala, daha sonra ne oldu da altın üretimi uzun bir müddet durdu? Türkiye, altın üretimine neden bu kadar geç başladı? Aslında bu soruların karşılığı 2002’den bu yana yaşadığımız değişimi de gösteriyor. Kendi doğal zenginliklerini bile çıkaramayan, tahminen de çıkarmasına müsaade edilmeyen bir Türkiye’den bugün kendi kararlarını alan ve uygulayan bir Türkiye’ye geldik hamdolsun. Pahalı konuklar, bugün insanoğlu daha konforlu bir hayatın izlerini sürüyor. Lakin birden fazla kişi teknolojinin ulaştığı bugünkü noktanın altında madenciliğin yattığının farkında değil. Etrafımızdaki her şey madenciliğin yapıtı. Bizler bu yüzden maden hayattır diyoruz. Bizler bu yüzden madencilik; gelişmenin, büyümenin temelidir diyoruz. Lakin bugün madenciliği tabiat düşmanı olarak lanse edenlerin, madenciliği ve çevreyi birbirine iki zıt kavrammış üzere göstermeye çalışanların neye hizmet ettiklerini de âlâ biliyoruz. Perde ardında kimlere taşeronluk ettiklerinin, oluşturdukları algıyla, manipülasyonlarla gerçekleri nasıl eğip büktüklerinin farkındayız. Biz daima şunu diyoruz. Bu işin siyaseti olmaz. Bu iş, siyasi çıkarlara, şahsî menfaatlere alet edilemez. Zira bu kaynaklar hepimizin. Bu kaynaklar milletimizin, 84 milyonun. Yalnızca bugün yaşayanların değil, gelecek kuşaklarımızın de hissesi ve hakkı var bu kaynaklarda. Lakin iş bazen o denli noktalara geliyor ki alanda çalışan emekçilerimize baskı yapmak, iş makinelerine saldırmak üzere olaylara şahit oluyoruz. Daha evvel söz ettim, burada bir sefer daha vurgulamak istiyorum. Karadeniz’de bulduğumuz doğalgaz ne kadar pahalıysa, yenilenebilir güçteki her bir kilovatsaat üretim ne kadar pahalıysa, madencilikte tıpkı oranda pahalıdır. Bizler şunu düzgün biliyoruz ki; güç bağımsızlığı da maden bağımsızlığı da Türkiye’nin ekonomik bağımsızlığıdır. Geleceğimizdir. Bugün yer altı zenginliklerini değerlendirmeyen bir ülke var mıdır? Elbette hayır. Yer altı zenginliklerini değerlendiremeyen ülkeler endüstride dışa bağımlı olmaktan kurtulamazlar. O yüzden bizim tek tasamız var o da kendi zenginliğimizi en güzel formda değerlendirip, endüstrimizin muhtaçlık duyduğu ham maddeyi üretmek. Endüstrimizin gereksinimini, evvel yerli kaynaklardan karşılamak. Yerin üstü bizim için ne kadar kıymetliyse, yerin altı da bir o kadar pahalıdır. Bugün dünyada madencilik hangi milletlerarası standartlarda yapılıyorsa, Türkiye’de de tıpkı standart ve kurallar çerçevesinde yapılıyor. Madencilik yapılacak alanlar, madencilik sonrası yapılacak iş ve süreçler kanunlarımızda açıkça yer alıyor. Madenler de bizim, etraf de. İkisinden de vazgeçemeyiz.”
SON 20 YILDA 382 TON ALTIN ÜRETTİK
Altın madenciliğinin bölümün katma pahası en yüksek dallardan biri olduğunu vurgulayan Dönmez, “Bugün Türkiye’nin altın kaynağı 1.175 tondur. Geçtiğimiz yıl 42 ton altın üreterek bu alanda Cumhuriyet tarihinin rekoruna imza attık. 2001’de altın üretimine birinci kez başladığımızda yıllık üretimimiz yalnızca 1,4 tondu. Evet, yalnızca 1,4 ton. Son 20 yılda toplamda 382 ton altın ürettik. Bu üretimle devletin karı 76 ton altına muadil vergi geliri oldu. Bu sene inşallah 45 ton üzeri bir üretim yapmayı hedefliyoruz. 5 yıl içerisinde üretim amacımızsa inşallah yıllık 100 tona ulaşmak. Gayemiz altın gereksinimimizi evvel yerli kaynaklardan sağlamak, altın kaynaklı cari açığı değerli ölçüde azaltmak, bu alandaki istihdamı artırmak. 2021’in birinci 4 ayındaki sayılar da bu manada umut verici. Gayemiz inşallah kendi kaynaklarımızı bir an evvel kıymetlendirerek, ithalatı mümkün olduğunca en az düzeye çekmek. Türkiye’nin kaynağı da bu kaynağı çıkaracak gücü de var. 2022 yılı son çeyreğinde birinci dökümün yapılması hedeflenen tesiste direkt 500 şahsa istihdam sağlanacak olsa da tesisin dolaylı olarak birkaç katı insanımıza ekmek kapısı olmasını bekliyoruz. Tesisimizin maliyeti yaklaşık 160 milyon dolar olacak. Tesisimizin işletme ömrü çalışmaların genişletilmesiyle birlikte 15-20 yıla kadar çıkacak” diye konuştu.
Konuşmaların akabinde tesisin temel atma merasimini gerçekleştiren bakanlar Varank ve Dönmez, çalışma yapılacak bölgede de incelemelerde bulundu.