Ceren Özdemir’in annesi: İhmaller olmasaydı benim çocuğum yaşıyor olacaktı

Mustafa KIRLAK/ ORDU, – ORDU’da cezaevi firarisi Özgür Arduç tarafından konutunun önünde bıçaklanarak öldürülen üniversite öğrencisi, balerin Ceren Özdemir’in (20) annesi Güfer Özdemir, Adalet Bakanlığı’nın Anayasa Mahkemesi’ne sunduğu ‘Özgür Arduç’un firarı konusunda ilgili çalışanın tavrının hayat hakkının ihlalini gerektirip gerektirmediği konusunun bilgi ve değerlendirmeler ışığında incelenmelidir’ görüşüyle ilgili konuştu. Özdemir, “İhmallerin incelenmesi gerektiğini biz de düşündüğümüz için Anayasa Mahkemesi’ne başvurduk. Zira burada çok ihmallerin olduğunu gördük. Şayet o ihmaller olmasaydı benim çocuğum yaşıyor olacaktı” dedi.
Ordu’nun Altınordu ilçesi Zaferi Ulusal Mahallesi’nde, 3 Aralık 2019 akşamı yaşanan olayda, Ordu Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi Kısmı 3’üncü sınıf öğrencisi balerin Ceren Özdemir, bale kursundan çıkıp meskeninin önüne geldiğinde, kendisini takip eden cezaevi firarisi Özgür Arduç tarafından bıçaklanarak öldürüldü. Katil zanlısı Özgür Arduç, bir gün sonra, kent merkezinde, esnaf tarafından yakalanıp, polise teslim edildi. Arduç, bindirildiği polis otosunda da 2 polis memurunu bıçaklayarak, yaraladı. Tutuklanan zanlı Özgür Arduç, cinayet cürmünden yargılandığı Ordu 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nce yapılan yargılama sonunda, ‘canavarca hisle taammüden öldürme’ cürmünden ağırlaştırılmış müebbet mahpus cezasına çaptırıldı.
AİLE ANAYASA MAHKEMESİ’NE FERDİ MÜRACAAT YAPTI
Özdemir ailesi, katil zanlısının cezaevi firarisi olması nedeniyle kızlarının vefatından kamu görevlilerini sorumlu tutarak, Ordu Cumhuriyet Başsavcılığı’na kabahat duyurusunda bulundu. Başsavcılık ise kamu vazifelileri hakkında takipsizlik kararı verdi. Ailenin takipsizlik kararına yaptığı itiraz da Ordu 1’inci Sulh Ceza Hâkimliği’nce reddedildi. İtirazlarının reddedilmesi üzerine aile Anayasa Mahkemesi’ne ferdi müracaat yaparak, kamu vazifelileri hakkında verilen takipsizlik ve kamu davası açılmasına yer olmadığı istikametindeki kararların iptalini istedi.
‘BİLGİ VE DEĞERLENDİRMELER IŞIĞINDA İNCELENMELİDİR’
Bireysel müracaatın incelenme sürecinde Adalet Bakanlığı’ndan ve Özdemir ailesinden görüşleri istendi. Bakanlık Anayasa Mahkemesi’ne gönderdiği görüş yazısında, “Başsavcılıkların elim olayı aydınlatabilecek ve sorumluların tespitine yarayabilecek bütün kanıtları toplayıp toplamadığı, soruşturmada varılan sonucun elde edilen tüm kanıtların kapsamlı, objektif ve tarafsız tahlile dayanıp dayanmadığı, olayın hangi şartlar altında meydana geldiğini ortaya koymaya elverişli soruşturmanın yürütülüp yürütülmediği, ilgili mevzuatın uygulanmasında açık ve bariz takdir yanlışı olup olmadığı, Özgür Arduç’un firarı konusunda ilgili çalışanın tavrının hayat hakkının ihlalini gerektirip gerektirmediği konusunun bilgi ve değerlendirmeler ışığında incelenmelidir” sözlerine yer verdi.
‘BURADA ÇOK İHMALLERİN OLDUĞUNU GÖRDÜK’
Anne Güfer Özdemir, Adalet Bakanlığı’nın Anayasa Mahkemesi’ne sunduğu görüşü kıymetlendirdi. Anayasa Mahkemesi’ne çocuğunun hakkını almak istediği için müracaatta bulunduğunu belirten anne, “İhmallerin incelenmesi gerektiğini biz de düşündüğümüz için Anayasa Mahkemesi’ne başvurduk. Zira burada çok ihmallerin olduğunu gördük. Kendi kişisel araştırmalarımız olsun, kamuoyunun bize bildirmiş olduğu olsun hakikaten bir ihmalin olduğu kelam konusuydu ve incelenmesi de gerekirdi. Şayet o ihmaller olmasaydı benim çocuğum yaşıyor olacaktı. Yalnızca çocuğum değil biz aile olarak battık. Babası çocuğundan ayrılmamak için işi gücü bıraktı köye taşındı. Çocuğundan farklı kalmamak için. Ben depresyon ilaçları kullanıyorum. Ayakta durabilmek için. Kızım sokağa çıkamıyor. 27 yaşında endişeden işe gidemiyor. İki sene olacak neredeyse, 27 yaşındaki bir kızın da hayatı sönmüş oldu. Yani 4 hayatı birden söndürmüş oldular” diye konuştu.
‘PROSEDÜR TAM MANASIYLA UYGULANMAMIŞ’
Katil Arduç’un firarı sonrasında bir serada kaldığını ve şikayet edildiğini kaydeden Özdemir, “Prosedür uygulandığı niyeti var. Ben ona çok ihtimal vermiyorum. Prosedür tam manasıyla uygulanmamış. Cani kaçtıktan sonra Efirli Mahallesi’nde bir sera bahçesine gidiyor ve orada kalıyor. Sonraki gün de vatandaş şikayet ediyor. Biz onlarla da görüştük. Vatandaş şahsın cezaevi tarafından geldiğini söylüyor fakat kolluk vazifelilerinin onunla çok ilgilenmediğini söylüyorlar. Şayet o gün önlem alınsaydı, şahıs bildirilseydi, tahminen de o gün yakalanacaktı. Benim çocuğuma ziyan gelmeyecekti” diye konuştu.
‘BENİM TEK ARADIĞIM ADALET’
Devletin toplumsal hayatı korumak zorunda olduğunu kaydeden anne Özdemir, “Bunu korumadıklarını gördüğüm için Anayasa Mahkemesi’ne müracaatta bulundum. Cumhurlideri mız, bu bahiste kusuru olanlar varsa diye kusurlu olanlar bakılır, incelenir demişti. Adalet Bakanlığı da bu mevzuda kusurların fazlasını gördü ancak fazlasını söz edemedi diye düşünüyorum. Ben konutumda uyuyamıyorsam buna sebep olan beşerler da en azından cezalarını alsın. Benim tek aradığım adalet. Bizim tazminatla, parayla işimiz yok. Adalet yerini bulsun. Herkes yaptığının cezasını çeksin. Tek dileğimiz bu. Ben herkes perişan olsun demiyorum, yaptığı kusurun cezasını çeksin diyorum. Bu tıp şeyler yaşandığında da kasti olarak mı yapıldı diye insanın aklına geliyor. Ben olayı Anayasa Mahkemesi’nin ayrıntılı olarak incelemesini, görevlilerin de, cürüm ögesi olan şahısların de ceza almasını istiyorum. Tek istediğim bu” dedi.