TZOB Genel Önderi Bayraktar’dan ‘Çevre Günü’ iletisi

TÜRKİYE Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Önderi Şemsi Bayraktar, ‘5 Haziran Dünya Etraf Günü’ nedeniyle yayımladığı iletide, besin güvenliğinin iklim değişikliğine bağlı olarak tehlikede olduğunu ve doğal kaynakların süratle tükendiğini belirterek, “Üreticiden tüketiciye toplumun her kesitinin etraf konusunda bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi kıymetli. Tüm tehlikelere karşı tedbirler almak gerekir” dedi.
TZOB Genel Önderi Bayraktar, yayımladığı iletide, Birleşmiş Milletler (BM) tarafından 1972 yılında İsveç’in Başşehri Stockholm’de gerçekleştirilen BM Etraf Konferansı’nda alınan bir kararla, 5 Haziran’ın Dünya Etraf Günü ilan edildiğini hatırlatarak, “Dünya Etraf Günü, etraf problemlerine dikkat çekmek, doğayı ve dünyayı korumak için global farkındalığı artırmak maksadıyla her yıl 5 Haziran’da kutlanıyor. Bu yıl etkinliklere Pakistan mesken sahipliği yapacak ve 2021 yılı teması ise ‘Ekosistem Restorasyonu’ olarak belirlendi” dedi.
‘KİŞİ BAŞINA DÜŞEN SU ÖLÇÜSÜ YÜZDE 18 AZALDI’
Çevre kirliliği nedeniyle ekosistemlerde doğal dengenin bozulduğu belirten Bayraktar, “Sonuç olarak kirlenen hava, su ve toprak günümüzde artık canlıların hayatını tehdit eder boyutlara ulaşmıştır. Endüstrileşmenin süratle gelişmesiyle birlikte artan üretim ve tüketim faaliyetleri, bu faaliyetler sonucu oluşan olumsuz çevresel tesirlerini artırmış ve etraf sıkıntıları artarak kıymetli bir boyuta ulaşmıştır. Bugün dünya genelinde doğal kaynakları tehdit eden ögeler nüfus artışı, kentleşme ve tüketim alışkanlıklarımız ile iklim değişikliğidir” sözlerini kullandı.
Hızlı nüfus artışına paralel olarak, doğal kaynakların daha fazla ve duyarsız bir biçimde tüketildiğini tabir eden Bayraktar, şunları kaydetti:
“Sanayi ihtilali sonrasında toplumlar maalesef daima olarak muhtaçlığı olandan fazlasını tüketmiştir. Bunun örneği Türkiye’nin her tarafında su yetersizliği olarak karşımıza çıkmaktadır. Hemen tedbir alınmalıdır. Bundan 20 yıl evvel ülkemizde kişi başına düşen kullanılabilir su ölçüsü 1653 metreküp iken bugün 1346 metreküptür. 20 yılda yüzde 18,6 oranında azalmıştır. Bu durum su azlığı çeken ülkeler ortasında olduğumuzu ve süratle su yoksulu ülke pozisyonunda olmaya ilerlediğimizi göstermektedir. Ülkemizde, iklim değişikliğinin tesirleriyle kuraklık afetinin tesirlerini arttırması beklenmektedir. Hükümetler ortası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) raporu ve ulusal ve memleketler arası bilimsel model çalışmaları Türkiye’nin yakın gelecekte daha sıcak, daha kurak ve yağışlar açısından daha bilinmeyen bir iklim yapısına sahip olacağını ortaya koymaktadır.” 
‘TARIM, İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNDEN ETKİLENEN BÖLÜMLERİN BAŞINDA’
İklim değişikliğinin artık bir etraf sorunu olmaktan öte bir kalkınma sorunu olduğunu ve tarımın, iklim değişikliğinden en çok etkilenen dalların başında yer aldığını kaydeden Bayraktar, şu sözleri kullandı:
“Dünyada suyun yüzde 71’ini kullanan tarım kesimi beklenen kuraklık ve mevsimsel yağış düzensizliklerinin tesiriyle besin arzında daralmaya sebep olmakta ve dünyanın birçok bölgesinde insanlığın gelecekte açlıkla karşı karşıya gelme riskini artırmaktadır. Ülkemizde ise kullandığımız suyun yüzde 77’si tarımda kullanılmaktadır. Ülkemizin iklim değişikliğinin tesirlerinin ağır hissedileceği Doğu Akdeniz Havzası’nda yer alması nedeniyle, iklim değişikliğinin olumsuz tesirleri istikametinden, ülkemiz yüksek risk kümesi ülkeler ortasında kabul edilmektedir. Etrafın ayrılmaz bir kesimi olan su, insan hayatının devamlılığı için bir temeldir. Lakin, tüm dünyada suyun ölçüsü, kaynakları ve kalitesi iklim değişikliğinin olumsuz tesirleri sebebiyle tehdit altında bulunmaktadır. Dünyanın makul bölgeleri sağlıklı suya erişimde yahut tarım, sanayi üzere kesimlerde su kullanımı konusunda badire yaşarken ve kuraklıkla boğuşurken; belli bölgeleri ise sistemsiz ve çok yağışlara maruz kalarak taşkın, heyelan üzere doğal afetlerle uğraş etmek zorunda kalmaktadır. Gelecek kuşaklarımızın de ömür standartları direkt su kaynaklarımıza ve suyun aktif idaresine bağlı olduğundan, bugünden sularımız üzerindeki tüm tehlikelere karşı tedbirler almak gerekir. Üreticiden tüketiciye toplumun her bölümünün etraf konusunda bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi değer arz etmektedir.”