‘Hipertansiyon, en çok kalp ve damar sistemini etkiliyor’

KARDİYOLOJİ Uzmanı Prof. Dr. Ergün Seyfeli, hipertansiyonun en çok kalp ve damar sistemini etkilediğini belirterek, “Hipertansiyon denetim altına alınmadığı vakit başta kalp yetmezliği, kalp krizi, aritmiler olmak üzere hayatı tehdit eden bir dizi komplikasyonlara neden olmaktadır” dedi.
Acıbadem Kayseri Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Ergün Seyfeli, ‘Dünya Hipertansiyon Günü’ dolayısıyla uyarılarda bulundu. Hipertansiyonun en sık görülen kronik hastalıklardan biri olduğunu belirten Seyfeli, “Tansiyon, kanın damar duvarına uyguladığı basınç olarak bilinir ve bunun olağan kabul edilen hudutlarının üstünde seyretmesine yüksek tansiyon öbür bilinen bir söz ile hipertansiyon denilir. Şu an dünyada yaklaşık 1,5 milyara yakın insanın hipertansiyona sahip olduğu bilinmektedir. Ülkemizde ise yaklaşık 15-20 milyon insanımızın tansiyon hastalığına sahip olduğunu söyleyebiliriz. Diğer bir tabir ile ülkemizde 20 yaş üstü her 3 bireyden 1’i tansiyon hastasıdır. Bu oranın insan ömrünün uzaması ile daha da artması beklenmektedir” diye konuştu.
‘EN ÇOK KALP VE DAMAR SİSTEMİNİ ETKİLİYOR’
Hipertansiyonun birçok organı etkilediğine dikkat çeken Prof. Dr. Seyfeli, “Hipertansiyon, en çok kalp ve damar sistemini etkilemektedir. Şayet hipertansiyon denetim altına alınmadığı vakit başta kalp yetmezliği, kalp krizi, aritmiler olmak üzere hayatı tehdit eden bir dizi komplikasyonlara neden olmaktadır. Yeniden beyin, bacak ve böbrek damarlarında damar sertliğine neden olarak felçlere, ayaklarda kangren, böbrek yetmezliği üzere birçok komplikasyonlara yeniden göz damarlarında külfetler nedeniyle de körlüğe yol açmaktadır” dedi. 
‘ERKEN TEŞHİS ÖNEMLİ’
Tansiyonun tedbiren belirli dönemlerde ölçtürülmesinin çok kıymetli olduğunu belirten Seyfeli, “Maalesef hipertansiyon hastalığının kendine has şikayetleri olmamasından ötürü birçok vakit tesadüfen ya da diğer hastalıklar için gidilen bir sıhhat kuruluşunda ölçülerek tespit edilmektedir. Bu da hastalığın geç evrelerde tespit edilmesine ya da hipertansiyonun olumsuz etkilediği organa bağlı hastalıkların (kalp krizi, felç gibi) ortaya çıktığında hipertansiyon tespit edilmektedir. Erken teşhisin çok değerli olduğu bir devirde 20 yaş üstü şahısların ve bilhassa ailede hipertansiyon bulunanların kesinlikle muhakkak dönemlerde tansiyonlarını denetim ettirmeleri gerekmektedir. Bilhassa 20 yaş üstüne 2 yılda bir, 40 yaş üstüne ise kesinlikle yılda bir iki kez tansiyon takibi yapılması önerilmektedir” diye konuştu.
‘TUZU GÖZ ÖNÜNDEN KALDIRMAKTA YARAR VAR’
Hipertansiyon ile bağlı en kıymetli besin hususunun tuz olduğunu belirten Prof. Dr. Seyfeli, “Günlük tuz alımı 5-6 gram civarında yani 1 çay kaşığı kadar olmalıdır. Şayet kişinin yüksek tansiyonu varsa bu ölçünün çok daha düşük olması gerekiyor. Tuz, günlük aldığımız besinlerde var ve münasebetiyle sofrada tekrar yemeklere tuz atmak gerekmiyor. Türkiye’de yemeğin tadına bile bakılmadan tuz dökme alışkanlığı çok yaygın. Bu alışkanlıktan vazgeçmek için sofradan yani göz önünden tuzu kaldırmakta fayda var” dedi.