Eşini öldüren sanığın yıllarca uyguladığı şiddeti kızları anlattı

Tolga TAHÇI/İZMİR, – İZMİR’in Buca ilçesinde, geçen yıl 7 Aralık’ta, eşi Bülent Soro’nun (59) bıçaklayıp, öldürdükten sonra cesedini halıya sararak, sakladığı Yazgül Soro’nun (58) kızı Eda Soro, “Babam, anneme daima şiddet uyguluyordu. Hakkında birçok sefer uzaklaştırma kararı aldırdık. 2 sefer şiddetten kaçıp, öteki bir meskene gittik; fakat her keresinde bizi buldu ve geri getirdi” dedi.
Olay, geçen yıl 7 Aralık günü saat 23.00 sıralarında Çaldıran Mahallesi 433/12 Sokak’ta meydana geldi. Yazgül Soro’dan haber alamayan yakınları, durumdan şüphelenip konutuna gitti. Kapıyı açan Bülent Soro’nun uzaklaştırmaya çalışmasına karşın içeri giren yakınları, Yazgül Soro’yu yatak odasında üzerinde sandalye ve eşyaların bulunduğu halıya sarılı buldu. İhbar üzerine adrese polis ve sıhhat takımları sevk edildi. Sıhhat grubunun yaptığı denetimde Yazgül Soro’nun ömrünü yitirdiği belirlendi.
Ekiplerin yaptığı incelemede, Yazgül Soro’nun meskenin mutfak kısmında 6 bıçak darbesi ile öldürüldüğü, akabinde da yatak odasına taşındığı tespit edildi. Soro’nun cansız vücudu, otopsinin akabinde toprağa verildi.
Gözaltına alınan Bülent Soro polisteki sözünde cinayeti itiraf etti. Adliyeye sevk edilen Soro, çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.
Bülent Soro hakkında ‘Eşi taammüden öldürme’ kabahatinden ağırlaştırılmış müebbet mahpus cezası istemiyle dava açıldı. Sanığın yargılanmasına İzmir 10’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam ediliyor.
‘ÇOCUKLARI İÇİN KATLANDI’
Çiftin çocuklarından Nazlı Kartop, cinayetten birkaç saat evvel annesiyle manzaralı konuştuklarını söyledi. Kartop, “Annem çok fedakar, gülmeyi seven, hayat dolu bir bayandı. Fakat 42 yıllık evliliği boyunca hem fizikî hem de ruhsal şiddete maruz kalmış. Tüm bunlara karşın ayakları üzerinde durabilen 5’i kız, 6 çocuk yetiştirmiş. Cinayetten 3 saat evvel annemi manzaralı aradım. Pek de keyifli bir konuşmaydı. Hatta konuşma sırasında babam arttan bağırıp, hakaret ediyordu” dedi.
Annesinin gördüğü şiddete karşın çocukları nedeniyle eşinden ayrılamadığını söyleyen Nazlı Kartop, “Annem, geçimini hasta bakarak sağlıyordu. Oradan kazandığı parayla 3 ay evvel konutunu yenilemişti ve bu durumdan çok memnundu. Fakat babam, annemin memnun olmasına tahammül edemiyordu. Karakter olarak güçlü biri olmadığı için hayatı boyunca annemi yermeye çalıştı. Bunu başaramayınca da annemizi zalimce, haince katletti. Şiddet daima vardı. Geçmiş yıllarda annemi bıçaklamıştı. Annem tüm bunlara 6 çocuğu için katlandı ve evlatlarını düzgün yetiştirmek için meskende kalmak zorunda kaldı. Annem, televizyonda bayan cinayetlerini gördüğü vakit ağlardı ve tahammül edemezdi. Annemiz, babamız tarafından kurban edildi. Evde daima kesici aletler bulunurdu. Kardeşlerimle katilin indirimsiz olarak en ağır cezayı almasını istiyoruz” sözlerini kullandı.
‘BAŞKA YAZGÜL’LER SOLMASIN’
Çiftin çocuklarından Eda Soro, son celsede tutuklu sanığın ‘Asıl hatalı bize para göndermeyen kızımdır’ açıklamasına şaşırmadığını, hatta güldüğünü söyledi. Soro, “41 yaşındayım ve kendimi bildim bileli aile içi şiddet vardı. Büyük çocuk ben olduğum için de çoklukla günah keçisi olurdum. Tüm bayan katillerinin kullandığı ortak bir lisan var. Çoklukla aldatıldıklarını sav ediyorlar. Annemi de bu türlü suçlamıştı ve suçlamaları temelsiz çıktı. Öte yandan aldatma bir boşanma sebebidir, öldürme sebebi değil” dedi.
Annelerinin vefatından sonra başka bayanlar için uğraş etmeye başladıklarını belirten Eda Soro, “Annemin vefatından itibaren kendimizde değiliz. Çok acı çekiyoruz. Annemi kaybettim ve annesini kaybetmeyen çocuklar için elimden geleni yapacağım. Öteki Yazgül’ler solmasın, gerisindeki çocuklar solmasın diye uğraş edeceğim. Beşerler yalnızca öleni görüyorlar, ardındakini görmüyorlar. Bizler hepimiz yaşayan ölüler olduk ve bizim üzere milyonlar var” diye konuştu.
‘YARDIM ÇIĞLIKLARIMIZI TÜM MAHALLE DUYARDI’
Cinayet günü annesine bir şey olduğunu hissettiğini belirten Soro, “Kız kardeşim arayıp, anneme ulaşamadığını söyledi. Ben de ‘Koşun annemi kurtarın’ dedim. Annemin meskende olduğunu ve başına bir şey geldiğini hissettim. Gece olmasın diye dua ederdik. Daima şiddet vardı. Yardım çığlıklarımızı tüm mahalle duyuyordu. Birçok defa hakkında uzaklaştırma kararı aldırmıştık. İki sefer şiddetten kaçıp, öteki bir konuta gittik. Fakat her keresinde bizi buldu ve geri getirdi. Annem, her anne üzere çocuklarını bırakamadı” tabirlerini kullandı.