Prof. Dr. İmer: Ermenistan’ın birinci başbakanı ‘Tehcir maksadına uygundu’ demiştir

UFUK Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Memleketler arası İlgiler Kısım Lideri Prof. Dr. Sencer İmer, ABD Lideri Joe Biden’ın 1915 olaylarına ait kelamda ‘soykırım’ açıklamasına, Ermenistan’ın birinci Başbakanı Ovanes Kaçaznuni’nin 24 Nisan 1923’te hazırladığı rapor ile reaksiyon gösterdi. İmer, “O raporda özet olarak Kaçaznuni; ‘Gönüllü silahlı birliklerin oluşturulması küsurdu. Tehcir kararı hedefine uygundu. Türkiye savunma içgüdüsüyle hareket etmişti’ demiştir” dedi.
Prof. Dr. Sencer İmer, KHA’ya yaptığı açıklamada, kelamda ‘Ermeni soykırımı’ iddiasını Ermeni diasporasının ABD’de ve Fransa’da bilhassa 1960’lı yıllardan sonra lisana getirmeye başladığını söyledi. İmer, “Hatta ASALA terör örgütü buna dayanarak ortaya çıkıp, Türk diplomatlarını katletmiştir. Münasebetiyle bu haksız tezin ardında yatan şey Osmanlı Devleti’nin 1’inci Dünya Savaşı’na girmesinden evvel yabancı güçler ve bilhassa Rus Çarlığı, Fransızlar, İngilizler ve Yunanlılar; Ermenileri Türkiye’ye karşı kışkırtmışlardır. Bu kışkırtmalar sonucunda bunlar birtakım ayaklanmalar yapmıştır. Bu ayaklanmaları da her devletin yaptığı üzere Osmanlı Devleti bastırmıştır. Ve bir tehcir kararı almıştır. ‘Tehcir’ demek ‘yer değiştirmek’ demektir. Bu yer değiştirmeyi her ülke yapar. Şayet ülkesi içindeki aşikâr bir kümenin savaş esnasında kendisine ihanet ettiğini yahut ziyan vereceğini düşünürse bunu yapar. Ondan ötürü bu karşılıklı cereyan eden sıkıntıyı ‘soykırım’ olarak vasıflandırmak mümkün değildir” dedi.
‘BAĞLAYICILIĞI YOKTUR’
İmer, 1948 yılında Birleşmiş Milletler’de (BM) ‘soykırım’ sözü ile ilgili mukavele yapıldığını belirterek, “Bu mukaveleyle birlikte bu bir memleketler arası hukuk hususu haline gelmiştir. Kanunlar hep çıktıkları tarihten sonrası prestiji ile geçerlidir. Öncesine rücu etmez. Münasebetiyle 1948 yılında ortaya atılan ve birinci kez ortaya konan ‘soykırım’ kavramı, 1915 yılı için aslında uygulanabilecek bir kavram değildir. O bakımdan memleketler arası hukuk açısından da bağlayıcılığı yoktur. Esasen bu türlü bir hususta rastgele üzere bir hukuksal karar verilmesi gerekirse o ülkenin, yani hatanın işlendiği mahallin mahkemeleri yetkilidir, yani Türkiye’deki ceza mahkemeleri yetkilidir, bu mevzuyla ilgili olarak. Milletlerarası boyutunda da Memleketler arası Adalet Divanı yetkilidir. Her iki mahkemede de bugüne kadar açılmış olan bu türlü bir dava yok. Zira ellerinde bir kanıt yok” diye konuştu.
İLK BAŞBAKANIN RAPORU İLE KARŞILIK VERDİ
İmer, ABD Lideri Biden’in ‘soykırım’ açıklamasına, Ermenistan’ın birinci Başbakanı Ovanes Kaçaznuni tarafından 1923’te hazırlanıp, kitap haline getirilen rapor ile reaksiyon gösterdi. İmer, Kaçaznuni’nin Taşnak Partisi’nin ileri gelenlerinden biri olduğunu, 1 yıl Başbakanlık misyonunda bulunduğunu hatırlatarak, “Kaçaznuni 1923’te, Taşnak Partisi’nin yani bütün bu olayları yaratan partinin 24 Nisan 1923 yılında Bükreş’te yapılan toplantısında değerli bir konuşma yapmış ve bir rapor sunmuştur ve kitaplaştırılmıştır. Bu kitap ‘Taşnak Partisi’nin yapacağı bir şey yok’ başlığını taşımaktadır. Kaynak yayınlarından çıkmıştır. Bu rapor, Avrupa’ya İngilizceye, Almancaya, Fransızcaya çeviri edilerek kütüphanelere gitmiştir. Lakin Taşnaklar batıdaki bütün kütüphanelerde bunu toplamışlardır ve orada kalmamıştır. Bu rapor Dr. Mehmet Perinçek tarafından Moskova’daki Lenin Kütüphanesi’nde bulunmuştur. Rusçadan Türkçeye çeviri edilmiştir” dedi.
‘ÇOK DEĞERLİ BİR BELGEDİR’
Raporu anlatan İmer, “O raporda özet olarak Kaçaznuni, Emeni çetelerini kastederek, ‘Gönüllü silahlı birliklerin oluşturulması küsurdu. Kayıtsız kuralsız Rusya’ya bağlanmışlardı. Türklerden yana olan güç istikrarını hesaba katmamışlardı. Tehcir kararı hedefine uygundu. Türkiye savunma içgüdüsüyle hareket etmişti. İngiliz işgali Taşnakların umutlarını yine kabartmıştı; zira İngilizler o vakit İstanbul’u işgal etmişlerdi. Ermenistan’da ‘Taşnak diktatörlüğü’ kurmuşlardı. ‘Denizden denize Ermenistan’ projesi üzere emperyalist bir talebe kapılmışlar ve bu tarafta kışkırtılmışlardı. Müslüman nüfusu katletmişlerdi. Ermeni terör aksiyonları, batı kamuoyunu kazanmaya yönelikti. Taşnak idaresi dışında bir hatalı aranmamalıydı. Taşnak partisi artık yapacağı bir şey olmadığı için kendi kendini ortadan kaldırmalıydı’ demiştir.  Bu çok değerli bir belgedir” sözlerini kullandı. 
‘GERÇEKLERE AYKIRIDIR’
İmer ayrıyeten, bu dokümanla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) görülen Perinçek davasının neticelendiğini anımsatarak, şöyle konuştu:
“İsviçre Hükümeti de bir karar almıştı. Bu karara nazaran ‘Ermeni soykırımı yok’ demek suçtu ve para ve mahpus cezası ile cezalandırılıyordu. Buna karşı Doğu Perinçek orada bu ifadeyi kullandı. Kendisine ceza yazdılar. O da İsviçre hükümetini AİHM’de dava etti. Ve AİHM Perinçek’e hak verdi; ‘Ermeni soykırımı yoktur’ demek bir kabahat olamaz ve ‘böyle bir kanun da geçerli olamaz’ diye karar verdi. Münasebetiyle artık bu karara nazaran Avrupa’daki hiçbir ülkenin parlamentosunda bu mevzuyla ilgili aldığı karar ya da kanun geçerli değildir. ABD’de yapılan işte buna ters bir harekettir. Milletlerarası hukuka karşıttır. Gerçeklere terstir.”